Transcreation

 “Biriyle anladığı dilde konuşursanız zihnine, eğer onun kendi dilinde konuşursanız kalbine hitap etmiş olursunuz.” – Nelson Mandela

Küreselleşme olgusuyla birlikte artan iletişim, pazarlama ve reklam ihtiyacı çeviriyi doğrudan etkilemiştir. Yaratıcı çeviri ihtiyacı üzerine ortaya çıkan “transcreation” 1990lardan sonra değer kazanan bir kavram haline gelmiştir. Metni çevirirken yalnızca anlaşılır olması yeterli değildir, çevirinin çeşitli beklentileri de karşılaması gerekir. “Transcreation” yaratıcı bir metnin başka bir dile ve kültüre aktarılmasıdır ve bu ihtiyacı karşılar.

Bu kavramı basit şekilde açıklarken deyimleri örnek verebiliriz. Konuya Fransız kalmak, İngilizcede “Yunanca gibi” (It’s all Greek to me), Fransızcada “Çince gibi” (C’est du Chinois) deyimleriyle ifade edilir. Bu farklılıklar göz önünde bulundurulmadığında komik çeviri hataları ortaya çıkabilir. Ünlü bir filmde dublaj için senaryonun çevirisi yapılırken çevirmenin kültürel ögeleri göz önünde bulundurmaması nedeniyle yapılan hata seyircilerden hatayı fark edenleri güldürmüş, bu deyimi bilmeyenlerde ise kafa karışıklığına sebep olmuştur. “It’s raining cats and dogs” deyiminin “kediler köpekler gibi yağıyor” diye yanlış çevrilmesiyle seslendirme yapılması kültürün dilden ayrılmaz bir parça olduğunu kanıtlamaktadır.

Yaratıcı çeviri ustalık ve dikkat isteyen bir iştir, bir o kadar da ilgi çekici ve eğlencelidir. Reklam metinleri, senaryo ve altyazılar gibi yaratıcı çeviri gerektiren her alanda transcreation kavramıyla karşı karşıyayız. Mesela Stieg Larsson’ın çok satan “Ejderha Dövmeli Kız” kitabının İsveççe orijinal adının “Män Som Hatar Kvinnor” yani Kadınlardan Nefret Eden Erkekler olduğunu biliyor muydunuz?

Bu alanda çeviri yapmak isteyen yaratıcı çevirmenlerin dikkat etmesi gereken noktalar nelerdir?

Hedef kitlenin dili ve kültürüne özgü değerlere uygun bir çeviri beklenmektedir. Orijinal fikir üretirken aynı zamanda hedef kitleye uygun bir strateji ile çeviri süreci şekillendirilir. Amaç bir iletiyi hedef kitlenin yakın bulacağı, kültürü ve günlük hayatıyla bağdaştırabileceği şekilde çevirmektir. Yanlış anlaşılmalar meydana gelebilir. Bu nedenle dikkatli bir ön çalışma gerektirir. Farklı kelimelerle hedef dilde orijinal metnin anlamı oluşturulur. Metnin verdiği mesaj hedef kitleyi ikna edebilmeyi de amaçlar. Burada çevirmenin görünürlüğü konusu da tartışılabilir.

Alfabe büyük farklar yaratabilir. Ünlü bir gazlı içecek firması bu nedenle Çin pazarına girdiğinde “transcreation” desteği alarak adını değiştirmiştir. Latin alfabesinde harfler yalnızca sesleri ifade ederken Çince karakterler hem ses hem anlam ifade eder. Çince karakterler ile marka adı telaffuz edildiğinde “yapışkan madde” anlamı çıktığı için markanın orijinal adına benzer, “lezzetli mutluluk” anlamına gelen bir kelime kullanılmıştır. Bir ilaç firması reklam kampanyasında altında kısa cümleler yer alan 3 fotoğrafla tanıtım yapmayı amaçlıyordu. En soldaki fotoğrafta hasta bir adam yer alıyordu. İkinci fotoğrafta hasta yeni ilacı içiyordu. En sağdaki fotoğrafta iyileşen hasta gülümsüyordu. İlacın tanıtımı her ülkede istenilen başarıya ulaşmamıştı. Gözden kaçırdıkları şey ise Arapça okuyucularının metni sağdan sola okuyor olmasıydı.

Kimi zaman aynı dili konuşan ülkelerde bile farklılıklar söz konusu olabilir. Arjantin’in meşhur tatlısı “dulce de leche” (süt ile yapılan karamelli bir tatlı) Güney Amerika’da farklı şekillerde adlandırılıyor. Meksika’da “cajeta” olarak adlandırılan bu tatlı Arjantin, Dominik Cumhuriyeti, Uruguay ve Paraguay’da cinsel anlama sahip argo bir kelime olarak kullanılıyordu.

Dikkat edilmesi gereken konulardan bir diğeri yazı üslubudur. İngilizce gibi Kuzey Avrupa’da konuşulan dillerde kısa kısa birkaç cümle yerine tüm anlamı bir arada bulunduran bir cümle ile mesajı doğrudan aktarmak gerekir. Fransızca, İspanyolca ve Türkçe gibi diller ise hedef kitleyi arasözler ve uzun cümleler ile etkileyen bir üslubu tercih eder.

Çeviri metnin sanki çevrilen dilde yazılmış gibi olması gerekir. Çevirmenin ana diline çeviri yapması tercih edilir. Çevirmen her iki kültüre de hâkim yetenekli bir yazara dönüşür. Kafiye ve ritim kullanılabilir. Çevirmen aktarılmak istenen düşünceye sadık kalarak metni değiştirir ve dönüştürür. Müşteri ile metnin üslubu, yazı tipi, görüntülerin sıralaması gibi birçok konuda diğer çevirmenlere göre yakın çalışır. “Transcreation” kültürlerin sınırlarını aşıp kelimelerden daha fazlasını söyleyebilme fırsatı sunar. Metni çevirirken yeniden yaratmak demektir. Çevirmenin metin yazarlığı ve çeviriyi birleştirerek yaratıcı metinler ortaya çıkarmasını sağlar. Çeviriden de öte bir iş olarak gelecekte daha da önem kazanacaktır.

Aybüke Yılmaz

Yazar

İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümünde çeviri eğitimine devam etmektedir. Yeni Yüzyıl Üniversitesi Çeviri Topluluğu’nda kurucu başkanlık ve Türkiye Çeviri Öğrencileri Birliği (TÜÇEB) bünyesinde İstanbul Bölgesi temsilciliği yapmıştır.

© ÇeviriBlog adına Senem Kobya. Telif hakkı sahibinin izini olmadan yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve basılamaz.

Pin It on Pinterest

Share This