Arş. Gör. Alper Kumcu

  1. Çeviri alanında verilen akademik eğitimi kısaca anlatmanız, artı ve eksileriyle değerlendirmeniz mümkün mü?

Görev yaptığım bölüm olan Hacettepe Üniversitesi Mütercim – Tercümanlık Bölümü’nde başta ana dilinin ve bildiği yabancı dillerin inceliklerine hâkim, entelektüel, araştırmacı ve en azından bir uzmanlık alanının bilgisini edinmiş yazılı ve sözlü çevirmenler yetiştirmek için eğitim veriyoruz. Bu eğitim kuramsal olduğu kadar uygulamalı bileşenlere de sahip.

Diğer üniversitelerde çalışan hoca ve arkadaşlarımla yaptığımız görüşmelerde bölümlerimizin çeviri eğitimine bakışlarında bir takım farklılıklar olduğunu görüyoruz. Bana kalırsa bu ekol oluşumunun bir göstergesi ve ben bunu bir zenginlik olarak değerlendiriyorum. Bölümlerin kendilerini diğer bölümlerden farklı kılacak çeviri eğitimi yaklaşımlarını vurgulaması ve hatta böylelikle giderek tematikleşmesi, çeviri eğitimi almak isteyen öğrencilerin de seçimlerini bu bilgiler ışığında yapmalarını sağlayacaktır. Hacettepe Üniversitesi’nde bunu başarabildiğimizi düşünüyorum.

Kuşkusuz çeviri eğitiminde iyileştirmeye gereksinim duyan noktalar da bulunmakta. Bunlardan bir kısmı belki de yükseköğretimde bir tür reform gerektiriyor. Örneğin, pek çoğumuzun malumu olduğu üzere, sektördeki çevirmen talebi ile üniversite/bölüm/mezun sayısı şu an için çok da dengeli bir görünüm arz etmiyor diye düşünüyorum. Bu öğrencilerimizin lehine bir durum değil. Bölümlere açılan kontenjanların bilimsel verilere dayalı bir şekilde gözden geçirilmesi ve gelecek projeksiyonları ışığında yapılandırılması, tüm paydaşlar için uzun vadede daha doğru olacaktır fikrindeyim.

Seçmeli ders sayısını arttırmak, bu derslerin düzenli açılmasını sağlamak ve böylelikle modüler programlar oluşturmak, sistemlerimizi daha istikrarlı ve ölçülebilir hale getirmek, eğitim ve araştırma arasındaki boşluğu kapatabilmek, ders süresi yerine derslerdeki yoğunluk, derinlik ve etkileşimi arttırmak ise bölüm seviyesinde yapabileceğimiz şeylerden bir kaçı. Genel olarak öğrencilere daha fazla özgürlük ve bireysel gelişim sahası sunabilmeliyiz diye düşünüyorum. Kaliteli çeviri eğitiminin yolu yaratıcı ve üretken akademisyenler yetiştirebilmekten geçiyor. Bu kapsamda bilimsel çıktımızı önce nitelik ardından nicelik olarak arttırmamız da bir zorunluluk.

  1. Çeviribilim/Mütercim Tercümanlık Bölümleri kuruluş yılı açısından henüz çok genç olmasına rağmen başarılı öğrenciler yetişiyor. Daha da ileriye götürmek için ders olarak ele alınmasını tavsiye ettiğiniz konular var mı?

Bu doğru bir tespit. Çalışma temposunu oluşturmuş, dil sezgileri gelişkin ve öğrenmeye açık öğrencileriniz olduğu zaman tek yapmanız gereken onları gürültüden arındırılmış, rafine bilgiyle buluşturmak ve daha önemlisi onlara doğru bilgiye erişim yollarını sunmak oluyor. İşte derslerin önemi de burada ortaya çıkıyor.

Benim bu soru bağlamında dikkat çekmek istediğim ve genel hatlarıyla da bilime yaklaşımımı yansıtan kavram disiplinlerarasılık. Kuşkusuz bu konuda büyük aşama kaydedildi ve derslerimiz önemli oranda çeşitlendi. Ancak yakın gelecekte daha fazlasına ihtiyacımız olacak. Çeviribilim üzerine akademik programların diğer bilim alanlarından daha fazla bilgi, yöntem ve bakış açısı alması ve bunların derslerin içine kodlanarak çeviri eğitimi programlarına aktarılması gerektiği kanısındayım. Böylelikle oluşacak derinlikli programlar çok yönlü öğrenciler yetişmesini sağlayacaktır. Disiplinlerarası bir yaklaşım öğrencilere gerek çevirmenlik mesleğinde gerekse de bilimsel faaliyetlerde takım çalışmasının önemini de kavratacaktır.

Somutlaştırmak gerekirse öğrencilere dil ve zihin kavramlarını düşündürecek ve böylece öğrencilerin çeviriye daha geniş perspektiften bakmalarını sağlayacak derslerin programlara eklenmesi gerektiği düşünüyorum. Bir süredir devam eden bir paradigma değişimi içindeyiz. Çeviribilimde uğraştığımız kuramsal ve pratik sor(u)nlar artık çok daha zor ve karmaşık. Ayrıca hiç bir bilimsel soru(n) geçmişte olduğu gibi tek bir kişinin veya tek bir alanın çabalarıyla çözümlenmiyor. Dolayısıyla dilbilim, psikoloji, felsefe, antropoloji, sosyoloji, etik ve hatta matematik, mantık ve bilgisayar bilimleri gibi dalların bilgilerine her zamankinden çok ihtiyacımız var. Bilgi birikimimiz katlanarak arttıkça yeni sorular da ortaya çıkacak ve bu ihtiyaç daha da büyüyecek.

Bilimde ve eğitimde heyecan, tutku ve merak duygusunu son derece önemsiyorum. Eklenmesi düşünülen dersler içerikleriyle öğrencilerin merak duygusunu körüklemeli. Çeviribilim bu konuda büyük potansiyel taşıyor. Öğrenciler derste öğrendiklerini daha sonra arkadaşlarına hava atmak için anlatıyor ya da sosyal medyada paylaşıyorsa bence doğru yoldayız demektir!

  1. Öğrencilik hayatlarını daha etkin hale getirmek ve kendilerini mesleğe hazırlamak için öğrencilere neler tavsiye edersiniz?

Öğrencilik spor salonu üyeliği gibi. Bu sıfata sahip olmanız tek başına pek bir anlam ifade etmiyor ve ancak verdiğiniz kadarını alabiliyorsunuz. Bu nedenle bu önemli bir soru. Koşulların hızlı değiştiği dinamik bir alanda çalışıyoruz. Dolayısıyla öğrencilere ilk tavsiyem planlarını bugünü değil geleceği düşünerek yapmaları. İşe bölümünüze gelen her sektör uzmanına şu soruyu sorarak başlayabilirsiniz: “5 ya da 10 yıl sonra çeviri sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?” Buna göre daha şimdiden devletler gibi uzun vadeli kalkınma planlarınızı ve en kötü durum senaryolarınızı hazırlayabilir; edinmeyi düşündüğünüz bilgi ve becerileri bu doğrultuda şekillendirebilirsiniz. Bu kapsamda yeni yabancı diller, yeni bilgisayar programları, çeviriye yeni yaklaşımlar ve çeşitli uzmanlık alanlarının bilgilerini öğrenmek her zaman iyi fikir. Bunun için bölümlerimiz öğrencilere fazlasıyla olanak sağlıyor. Çeviri sektörünü yakından takip etmek, meslek kuruluşlarını tanımak, iyi çeviriler okumak/dinlemek ve deneyim kazanmayı ön planda tutarak bol bol çeviri yapmak sizi doğrudan mesleğe hazırlayacak şeyler. Ancak tüm bunları yaparken daha fazla okumayı, daha fazla yer görmeyi, daha fazla tiyatro oyunu izlemeyi ve genel olarak daha fazla deneyim edinmeyi ihmal etmemeliyiz.

Tam bir kişisel gelişim kitabı ifadesi olacak ancak kendi hayatımda deneyimleyerek doğru olduğuna inandığım bir noktayı daha eklemek istiyorum: Size konfor sağlayan şartlar bir süre sonra tembelleşmenize neden olarak gelişiminizi engelleyebilir. Hedeflerinize ulaşmak için tam da rahat ve güvende hissettiğiniz anda kendinize meydan okumaya ve yapamam dediğiniz şeyleri yapmaya ihtiyacınız var.

  1. Bir akademisyen gözüyle çeviri öğrencilerinin hangi konuda eksiklikleri var? Bu eksiklikleri nasıl giderebilirler?

Son bir buçuk senesi İngiltere’de devam etmek üzere ben de 24 senedir bir öğrenciyim. Bu soruya yanıt verirken sıralayacaklarım kendimde de geliştirmeye gayret ettiğim beceriler.

Ülkemizde öğrenci ya da çalışan fark etmeksizin en büyük eksikliklerden birinin profesyonellik ve buna bağlı çalışma disiplini olduğunu düşünüyorum. Bu bağlamda öğrencilerin daha birinci sınıftan itibaren kendilerini meslek uzmanı gibi hissetmesi yerinde olacaktır. Bu his ve duruş beraberinde zaman yönetimi, sorumluluk bilinci, yapıcı insan ilişkileri ve araştırma hassasiyetini de getirecektir.

Burada zaman yönetimi ve araştırma hassasiyetinin altını çizmek istiyorum. Öğrencilik, hedeflerimizi gerçekleştirebilmek için olabilecek en ideal zaman dilimi. Bu zamanı akıllıca kullanmamız gerekiyor. Araştırma hassasiyeti ise hem çeviri mesleği hem de çeviri bilimi açısından önemli. Bana göre çevirmenden ve dolayısıyla yola çevirmen olmak için çıkmış bir çeviri öğrencisinden bir bilim insanında olması gereken araştırma refleksini beklemeliyiz. Çevirmen/çeviri öğrencisi seçimlerini bilimsel kaynaklara dayandırmalı, tutarlı ve nesnel olmalı.

Son olarak, öğrencilerin Türkçe konusunda daha hassas olmalarını ve bu konuda örnek teşkil etmelerini, sıradanlıktan ve basmakalıp düşüncelerden uzaklaşmalarını, yerel değil uluslararası çapta düşünmelerini, yazınsal ve görsel estetik algılarını geliştirmelerini, öğrendikleri konusunda bilimsel bilgiyi temel alarak sorgulayıcı ve eleştirel olmalarını ve kendilerine derste verilenle yetinmeyip daha fazla bilgi için talepte bulunmalarını arzu ediyorum.

  1. “Çevirmen” olmayı hedefleyen bir öğrencinin dil yeteneğinin yanında sizce hangi özelliklere sahip olması gerekmektedir?

Sanıyorum bu soruya her akademisyen ve sektör uzmanı benzer yanıtlar verecektir. Çünkü bu soru ve yanıtı çeviribilim bölümlerinin bir anlamda varlık nedeni. Kaynak ve hedef dilin kültürel kodlarına, tarihine, kurum ve sistemlerine, yazın geleneğine ve sanat yapıtlarına hâkim, dil ve çeviri teknolojileri konusunda gelişime açık çevirmenler yetiştirmek istiyoruz. Yaratıcılık, öngörü, çok yönlü ve hızlı düşünebilme, uzun süreli odaklanabilme becerisi de yine bir çevirmende olması beklenen diğer özellikler arasında.

  1. Ülkemizde çevirmenin yerini nerede görüyorsunuz? Sizce hak ettiği yerde mi veya bunun için neler yapılabilir?

Ülkemizde özellikle bu alanda önemli araştırmalar yapan ve çeşitli örgütlenmeler altında büyük emekler veren hoca ve arkadaşlarım varken benim fikir beyan etmem doğru olmaz. Ancak naçizane görüşümü şöyle özetleyebilirim: Çevirmen elbette istenen konumda değil. Bunun üzerine çokça şey söylendi ve halen de söyleniyor. Çok kıymetli çalışmalar var ve aslında epey de mesafe kat edildi. Ancak uzaktan bakınca daha eşgüdümlü çalışmalara ihtiyaç var gibi görünüyor. Ortak amaçların insanları farklı görüşlere rağmen bir paydada toplayabilmesi gerek. Bu esasında bir algı konusu. Başkalarının sizi ciddiye alması için önce sizin kendinizi ciddiye almanız gerekiyor. Örneğin sözlü çeviride bu çok görünür bir şeydir. Siz kendi standartlarınızı belirlediğiniz ve çıtanızı asla düşürmediğiniz zaman insanlar da eksikliğinizin nelere yol açabileceğinin farkına varacak ve size hak ettiğiniz değeri verecektir.

  1. Önerileriniz/Eklemek İstedikleriniz

Faydalı olacağına inandığım böylesi önemli bir projeye beni de dahil ettiğiniz için teşekkür ederim. Herkese başarılar diliyorum.

Arş. Gör. Alper Kumcu

Yazar

Hacettepe Üniversitesi Mütercim-Tercümanlık Bölümü’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır. Ağırlıklı olarak sözlü çeviri ve çeviri teknolojileri konusunda eğitim ve seminerler vermekte ve 2013 yılından itibaren çalışmalarına İngiltere’de Birmingham Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde doktora düzeyinde devam etmektedir.

© ÇeviriBlog adına Senem Kobya. Telif hakkı sahibinin izini olmadan yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve basılamaz.

Pin It on Pinterest

Share This