Çevirmenin Fiziksel Sağlığı

Malumunuz çevirmenin her vakitte (gece, gündüz, sabah, akşam, bayram, seyran fark etmez), her teklif edilen işi yapanı, mümkünse uyumayanı, yemek molası vermeyeni makbuldür. Tatil gibi bir şeyden bahsetmiyorum bile. Fakat iş yükü gittikçe artıyor ve çeviri sektörü de büyüyor. Sorun olarak görmediğimiz ama hiç ummadığımız anlarda kendini hissettiren bir mesele ile karşı karşıyayız: Sağlık.

Çevirmen arkadaşlarımızla konuşmalarımızda en çok şikâyet gelen konular:

  • Bel ağrısı
  • Karpal Tünel
  • Migren
  • Mide Ağrısı
  • Kireçlenme
  • Kilo problemi
  • Şeker
  • Tansiyon
  • Hemoroid
  • Varis
  • Osteoporoz (kemik erimesi)
  • Sürmenaj
  • Şizofreni
  • Alzheimer
  • Dikkat eksikliği

Çevirmenlik mesleği hastalıklarına çözüm bulabilmek veya henüz karşılaşmadı isek çok geç olmadan önlem alabilmek için de konunun uzmanlarından İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Bölümü’nden Uzm. Dr. Timur Selçuk AKPINAR’ın tavsiyelerini aktarıyorum:

“Çalışma hayatı, yaşamın sürekliliğini sağlayan sosyal bir faaliyet olarak, geçmişi insanlığın varoluşuna kadar uzanan, insan hayatının merkezi alanlarından biridir. Yaşam standartlarının yükselmesi, mesleki hayat yoğun ve stresinden kaynaklanan sorunları insanların fiziksel ve sosyal ihtiyaçlarını arttırmıştır. Fakat bireyler çoğu zaman bu ihtiyaçları giderememiş, mesleki yaşamdan kaynaklanan sorunlar bunların önüne geçmiştir. Çevirmenler yoğun masa başı mesaileri sebebi ile fiziksel ve sosyal sorunlar yaşamaktadırlar. Özelikle sağlık şartlarının düzenlenmesi gerekmektedir. Bu konudaki sorunları belirleyip önlemler alarak ortaya çıkabilecek rahatsızlıklar en aza indirilebilir.

Postural bozukluklular: Uzun süreli masa başı çalışma sırtta kamburluk, omuzlarda çökme ve yuvarlaklaşma ve boynun öne doğru eğim yapması şeklindeki duruş bozuklukları ile çok sık karşılaşılmaktadır. Günde sekiz saati aşan masa başı çalışma önerilmemektedir. Bu konuda korunma amaçlı; çalışırken uzun süre boynunuzu sabit pozisyonda tutmayın, fırsat buldukça kalkıp dolaşın ve gerekirse boyun egzersizleri yapın. Bu egzersizler:

  • Boynun öne ve arkaya hareketi: Günde toplam 80 defa yapılmalıdır. İkiye bölerek 40 akşam ve 40 sabah yapılabildiği gibi bir defada da yapılabilir. İlk başlangıçta yaşa ve kasın kuvvetine göre aşırı gitmeden ve kası yormayacak bir sayı ile başlanır. Her gün artırarak 80’e kadar çıkarılır.
  • Boynun sola-sağa döndürülmesi: Başınızı saat yönünde mümkün olduğu kadar yarım çember çizecek şekilde, aşağıdan sağa ve sola döndürün. Sağa dönüşte sağ omuz başına, sola dönüşte sol omuz başına bakın ve her dönüş sonucunda 3,5 sn. boyun kaslarını kasılı tutun; hareketleri yavaş ve yumuşak yapın. Bu harekette 8 adet boyun kası görev görür. Yapılan hareket seansında 15 defa sağa ve sola dönme hareketi yapılmalıdır.
  • Omuzun yukarı kaldırılıp aşağı indirilmesi: Ayakta veya oturur pozisyonda her iki omzunuzu önden daire çizerek yukarı kaldırın, 3,5 sn. yukarıda kasılı tutun. Sonra kendi hâline bırakmadan aktif olarak aşağı indirin. Bu harekete, toplam 120 defa yapacak şekilde başlayın. Omuzun yukarı kaldırılmasında 5, aşağı indirilmesinde 5 olmak üzere, toplam 10 boyun ve sırt kası görev yapar.
  • Omuz ve sırt döndürme hareketi: Omuzla birlikte sırtın sağa-sola döndürülmesidir. Oturur vaziyette yapılmalıdır. Vücudunun belden alt kısmı yana kilitlendiğinden omuz ve sırta yaptırılan döndürme hareketi kasa güç kazandıracaktır; dolayısıyla omuz ve sırt döndürme hareketi oturur vaziyette tercih edilmelidir. Sırt kaslarının aktif çalışmasına yardım eder.

Diğer bozukluklar: Aşırı hareketsizliğe bağlı olarak ortaya çıkabilecek olan obezite ve bununla ilişkili olarak, şeker hastalığı ve tansiyon hastalığı en önemli sorunlar olarak görülmektedir.  Özelikle karbonhidrat içeri yüksek yiyecek tüketimi, gece geç saatlerde yemek yeme, ayaküstü ve kızartmalı yiyecek tüketimi kesinlikle yapılmaması gerekir. Gün içinde yürüyüş yapma düzenli öğün almalı, hazır gıda tüketiminden kaçınılmalıdır.

Aşırı hareketsizliğe bağlı olarak, bacaklarda pıhtı oluşumu, idrar retansiyonu, osteomalazi ve osteoporoz görülebilir. Çalışma ortamları, yeterince havalandırılmış, güneş görecek şekilde tasarlanmalı ve meslek mensubu en geç kırk beş dakikalık aralıklarla beş dakikalık gezintiler yapmalıdır.  Gereğinde eksikliği saptanır ise muhakkak D vitamini desteği sağlanmalıdır.”

Bunun yanında dengeyi kurmak ve hayatınızı düzenli hale getirmek de önemlidir. Bu şikâyetler kronik hale gelmediyse ilk yapmanız gereken yaşam düzeninizi değiştirmek. Vampirlerle olan arkadaşlığınızı acilen kesip gündüz yaşamına dönmekle işe başlayabilir veya gece saatleri çalışmak durumundaysanız (sessizlik, yoğunlaşma gibi durumlardan dolayı) örneğin sabah 08:00′de yatıp 16:00′da kalktığınız bir “ters gün” yaşayabilirsiniz. 16:00-17:00 arası kendinize kahvaltı ve egzersiz için zaman ayırabilir, 17:00-18:00 arası firmalardan gelecek ve ertesi güne teslimi istenen işleri (veya daha uzun süreli işleri) alabilir, 19:00-23:00 arası çalışıp, 23:00-00:00 saatleri arası mola verip, yine 00:00-03:00 arası çeviriye devam edip, daha sonra kendinize uyumadan önce bir 5 saat ayırabilirsiniz. Fakat bunu bu düzende yapmadığınız müddetçe, vücudunuz uykudan alamadığı enerjisini gıdadan almaya çalışıyor. Enerji veren her türlü içecek ve yiyecek, cips, kahve, kola, çikolata, tatlılar alışveriş listemizin ilk sıralarında oluyor.

Hatta alışverişi de internetten yapıyoruz ki hiç yürümeyelim. Oysa uzmanlar sürekli oturarak çalışmak zorunda olan çevirmenlerin muhakkak kısa yürüyüşler yapmasını, 2 saatte bir esneme ve gerilme egzersizleri yapmasını, yaz-kış yüzmesini salık veriyor. Haftada en az 2 gün terapi yogası ve pilates, sırt üstü yüzme en etkili sporlar. Bir diyetisyene giderek ideal kilomuza ulaştık, yeterli suyumuzu içiyoruz, sporu da hayatımıza soktuk, dengeli beslenip, güzel bir uyku da çekiyoruz her gün diyelim, ama yine hastalık listemizden sadece birkaç tanesini eleyebiliriz. Malum; mesleğimizde zamana karşı yarışmak zorundayız. Orijinal metnin bulmaca olduğu, bir cümlenin 2 sayfa sürdüğü, terminolojik açıdan bol araştırma isteyen birçok metinle karşılaşıyoruz. Hepsinin üstüne çalışma koşullarımızın ağırlığı da eklenince (ödemenizin 90 gün sonra yapılması gibi), çoğumuz mide ağrıları ile uğraşıyoruz. Bunları asgari düzeye indirmek için yapabileceklerimiz ise şunlar:

  • Serin bir ortamda çalışmak,
  • Yemek için kendimize mutlaka zaman ayırmak,
  • Çiğneyerek tüketmek,
  • Ara öğünleri atlamamak (ana öğünleri de tabii),
  • Oda sıcaklığında yemek yemek,
  • Ihlamur, nane, papatya gibi çayları denemek.

Mide bulantılarının çoğu sinirsel kaynaklı olduğu için öfke kontrolü egzersizleri de işe yarıyor. Yoga yapın demiyorum, demek istiyorum aslında ama hepimiz biliyoruz ki tek yapacağınız egzersiz bu metni okurken, başınızla aşağı yukarı onaylamalarınız olacak. O yüzden günde 100 sayfa çeviri isteyen büroya işin yetişemeyeceğini anlatabilirsiniz, sizi fiziken tüketecek projelerden uzak durabilirsiniz. Kemik erimesi gibi şikâyetler için de süt ürünlerini tüketmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Özellikle keçi sütü çok faydalı.

Kemiklerimizi güçlendirmek için gereken vitaminleri alsak, düzenli egzersiz yapsak bile bir meslek hastalığımız olan “karpal tünel sendromu” oldukça yaygın. Çok fazla klavye ve fare kullanmaktan dolayı oluşan bu rahatsızlığın ilk belirtileri ise şunlar: elde güçsüzlük, karıncalanma, kolda çabuk yorulma ve ağrı. Bileğinizi sıkça sallamaya başladığınızı fark ediyorsanız ve bu ağrınızı hafifletiyorsa hemen önlem almalısınız, çünkü belki 2-3 gün dinlenme ve antiinflamatuar ilaçlar ile geçebilecek bir ağrıyı, steroid enjeksiyonları veya ameliyat ile çözmek zorunda kalabilirsiniz. Mutlaka koruyucu bileklik ve arada bilek ağrınız için özel tasarlanmış hız toplarından kullanın. Boyundaki ağrılar için ise teknoloji imdadımıza yetişiyor. Mekanik klavye ve dizüstü desteği kullanmanız sorunlarınızı büyük ölçüde çözecektir.

Senem Kobya

Yazar, Proje ve Yayın Koordinatörü

Senem Kobya, Dijital Tercüme'nin kurucusu ve CEO'sudur. Cağaloğlu Anadolu Lisesi‘nde 7 sene boyunca Almanca ve İngilizce eğitim almış; İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat Fakültesi’nde lisans eğitimini tamamlamıştır. 1999 yılında başladığı çevirmenlik mesleğinde yeminli çevirmen, çeviri editörü, yerelleştirme uzmanı veya proje sorumlusu olarak görev almıştır. Sprachdiplom, Dil Yeterlilik Ve Başarı Belgesi, Google Yetkili Çeviri ve Yerelleştirme Uzmanı ünvanlarına sahibidir. Çeviri sektöründen 12000+ üyesi bulunan ve sektörü şekillendiren ÇeviriBlog grubunun kurucusu ve yöneticisidir. Her yıl düzenlenen Çeviri Yarışması’nın kurucusu ve ana sponsoru, Çeviri Kitabı yazarlarından biridir. Üstün Zekalı Çocuklar için Akıl ve Zeka Oyunları eğitmeni; Tema, Greenpeace ve Koruncuk Vakfı gönüllüsüdür.

© ÇeviriBlog adına Senem Kobya. Telif hakkı sahibinin izini olmadan yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve basılamaz.

Pin It on Pinterest

Share This