Çevirmenin Ruhsal Sağlığı ve Sürmenaj

Telefonunuzu kapatmadığınız, bilgisayarınıza ulaşamadığınız ve internet erişimi olmayan bir yere gitmediğiniz müddetçe çeviri yapmaya devam edersiniz. Tatilde bile sadece ortamınız değişir, işiniz sizi bırakmaz. Çeviri mesleğinin fiziksel götürülerinden bahsetmiştim daha önce. Gelelim şimdi de ruhsal zararlarına. 15 saat çeviri yapan bir çevirmende iki tepki görülür, ya durmadan konuşur, biraz kendi sesini duymak ister ya da biraz kendini dinlemek ister ve sessizliğe gömülür. Bu noktada çevirmen nasıl deşarj oluyorsa onu yapması çok önemlidir. Bu deşarj olmazsa bu ruhsal yük birikmeye başlar ve en sonunda onu sürmenaja götürür. Aslında bu bir nevi hafif depresyon halidir. Belirtileri arasında ruhsal ve bedensel yorgunluk, bıkkınlık, isteksizlik, dikkati toparlayamama yer alır. Bırakın çeviri yapmayı; en basit günlük aktivitelere karşın bile isteksizdirler. Gece geç yattıklarından dolayı sabah geç kalkmaları olağanken bir yerden sonra yataktan hiç kalmak istemeyebilirler.

Çok uyumanın yanı sıra görülen bir diğer etki de uykusuzluktur. Böyle durumlarda da uyku açmak için kafein içeren içecekler pek çok kişinin yardımına koşmakta. Ancak çok yoğun dönemlerde salt çay ve kahveyle uykusunu yenemeyen çevirmenler farklı yöntemlere de başvurabiliyor. Diyelim ki ertesi güne yetiştirmeniz gereken bir çeviriniz var ancak sizi öyle bir uyku bastırdı ki bırakın çeviri yapmayı, okuduğunuzu anlayamıyorsunuz bile! Biz de bu durumda kendine özgü yöntemler geliştiren çevirmenlerin tavsiyelerini dinledik:

Kimi çevirmenler klasikten şaşmayarak daha koyu çay ve kahveye sarılıyor, kimisi ise kendini canlı tutmak için çeviri eşliğinde hafif bir müzik dinlemeyi tercih ediyor. Hatta gece soğuğu beni kendime getirir diyerek balkona çıkan fedakâr çevirmenlerimiz bile var! Arada esneme gerinme hareketleri yapanlar veya kısa molalarla kendini teşvik edenler de bunların işe yaradığını belirtiyor. Ancak sağlıklı bir çalışma hayatı için çevirisini gece değil de sabah yapmayı tercih eden ve çalışmalarını dakikalara göre bölüp kendilerine mola için vakit ayıran çevirmenlerimiz böyle bir hayat düzeninin kendilerini daha enerjik hissettirdiğini söylüyor. Sağlıksız içeceklerin yerine soda koymak da bir zindelik kaynağı.

Biyolog çevirmenlerimizden Ümit Yakup Dural’ın önerileri ise şöyle: “Çay ve kahve yerine ılık su içmeyi ve gündüz saatlerini değerlendirmeyi öneriyorum. Çevirmenliğin yanı sıra bir biyolog olarak da ifade etmek isterim ki insan vücudu ve özellikle beyin gece dinlenip sabah 5’ten sonra açılacak şekilde tasarlanmıştır. Bundan dolayı gece geç yatıp iş bitince sabah uyumak demek gece kapanması gereken bir makineyi çalıştırıp sabah tam çalışmak istediği zaman zorla kapatmak demektir. Doğal olarak bu çalışma sistemi makineyi bozacaktır. Gece çalışmanın zararı kanserden koruyucu hormon özelliğindeki melatonin adlı hormonun en küçük ışık huzmesinde bile sentezinin durmasıdır yani gece çalışılan saatlerde kansere karşı en etkili korumamızı saf dışı bırakmış oluyoruz. Gece çalışıp iş bittikten sonra gündüz uyuyakaldığımızda ise gün ışığı ve enerjisinin vücuda getireceği yararlı hormonların etkisinden mahrum kalmamızdır. Ayrıca çevirmen arkadaşlarım emin olsunlar ki sabah vücudun uyandığı zaman yapılan bir saatlik çeviri geceleyin yapılacak 4 saatten daha etkili olacaktır. Çünkü gece yapılan çevirinin de kontrolü ciddi zaman ve emek kaybına neden olmaktadır. Bu arada bir bilgiyi de sizlerle paylaşmak isterim. Beynin dinlenmesi için 4 saatlik uyku yeterlidir. 8 saatlik uyku da vücudun dinlenmesi için yeterlidir.”

Bunun yanı sıra baş ağrısı da çok görülen şikâyetlerden. Unutkanlık, dalgınlık, dikkat eksikliği de aynı şekilde sıkça görülüyor. Çok karamsar bir tablo çizdiğimin farkındayım ama bu denli yoğun bir tempoda kendimizi öldürmek istiyor gibi çalışmanın sonuçları da bunlar. Bunu önlemek için mutlaka hafta içi veya hafta sonu 1-2 günü kendinize ayırmanız, kendinizi rahatlatacak hobiler edinmeniz ve sosyal ilişkilerinizi ihmal etmemeniz gerek. Çok bunaldığınızda yaz veya kış izne çıkmak da, açık havada biraz yürüyüş de çok önemli. Vaktim yok diyorsunuz değil mi? O kadar çalışarak üç beş kuruşu zor denkleştirdiğinizi ben de biliyorum. Ama zaten sürmenaj başka hastalıklara da sebep olacak ise o zaman hiç çalışamayacaksınız veya kazandığınız paraları tedaviye harcayacaksınız. Bir fincan çay ve birkaç dost sohbeti eminim daha ucuza mal olacaktır. Lütfen önce sağlık!

Yine sürmenaj kaynaklı ama daha tehlikeli çevirmen hastalıkları arasında şizofreni ve Alzheimer var. Her ikisinde de genetik faktörlerin önemini göz ardı edemeyiz ama son yapılan araştırmalar fazla stres ve iş yükünün bu rahatsızlıkları tetiklediğini ortaya çıkarmışlardır. Özellikle bizim gibi zihni çok yoran bir meslekte doğru beslenmek, kuru meyveler ve folik asit, E vitamini, Omega 3 vb. beyne dost gıdalar tüketmek, spor yapmak, stresimizi azaltmaya sebep olabilir. Çikolata ve kahve ikilisinin sürmenajın en büyük çözümü olabileceğine dair dâhiyane teorime olan umudumu epey araştırma sonucunda üzülerek tükettim ne yazık ki.

Tüm bu etkileri en aza indirmek için tavsiyeler ise şu şekilde:

  • Düzenli egzersiz yeni beyin hücrelerinin üretilmesine sebep olduğu için oldukça önemli. Bakın Arnold’a, Terminatör’dü, çok spor yaptı, vali oldu. Azıcık örnek alın.
  • Tartışın, konuşun, dünyadan kopmayın.
  • Balık yağı takviyeleri alın.
  • Evden dışarı çıkın veya en azından camı açıp bir on dakika nefes alın.
  • Beyninizin tamamını çalıştırın. Bizim işimiz genelde kelimelerle olduğu için matematik içerikli bulmacalar çözün.
  • Çalışma ortamınızı değiştirin. Farklı yerlerde çalışamıyorsanız en azından evin içinde yer değiştirin, onu da yapamıyorsanız masaüstü ekran görüntünüzü değiştirin. Bu bile fark eder.
  • Baharatların beyin fonksiyonlarını güçlendirdiği ortaya çıkmıştır, bol bol baharat tüketin.
  • Her gün zorlayıcı bir şeyler okuyun
  • Biraz uyku. Olmazsa küçük bir kestirme.
  • Kendinize hobiler, sohbet edebileceğiniz dostlar ve gerçek anılar hediye edin.
  • Evde de olsanız, giyinin süslenin, kokular sürün. Şu hırkayı da eşofman altını da çıkarın artık Allah aşkına.
  • “Önce İş Güvenliği” yazan bir tabela alın ve masanıza koyun. Bunun ancak kendinizi korumakla mümkün olduğunu hatırlayın.

Sizden daha değerli hiçbir şey olmadığını unutmayın.

Senem Kobya

Yazar, Proje ve Yayın Koordinatörü

Senem Kobya, Dijital Tercüme'nin kurucusu ve CEO'sudur. Cağaloğlu Anadolu Lisesi‘nde 7 sene boyunca Almanca ve İngilizce eğitim almış; İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat Fakültesi’nde lisans eğitimini tamamlamıştır. 1999 yılında başladığı çevirmenlik mesleğinde yeminli çevirmen, çeviri editörü, yerelleştirme uzmanı veya proje sorumlusu olarak görev almıştır. Sprachdiplom, Dil Yeterlilik Ve Başarı Belgesi, Google Yetkili Çeviri ve Yerelleştirme Uzmanı ünvanlarına sahibidir. Çeviri sektöründen 12000+ üyesi bulunan ve sektörü şekillendiren ÇeviriBlog grubunun kurucusu ve yöneticisidir. Her yıl düzenlenen Çeviri Yarışması’nın kurucusu ve ana sponsoru, Çeviri Kitabı yazarlarından biridir. Üstün Zekalı Çocuklar için Akıl ve Zeka Oyunları eğitmeni; Tema, Greenpeace ve Koruncuk Vakfı gönüllüsüdür.

© ÇeviriBlog adına Senem Kobya. Telif hakkı sahibinin izini olmadan yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve basılamaz.

Pin It on Pinterest

Share This